1. GİRİŞ VE KAPSAM
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 573. madde hükmüne göre; limited şirket, bir veya daha fazla gerçek veya tüzel kişi tarafından, bir ticaret unvanı altında, yasak olmayan her türlü “ekonomik amaç” için kurulabilen, ortakların kural olarak sadece şirkete karşı ve taahhüt ettikleri sermaye borcunu ödemekle sorumlu oldukları, tüzel kişiliği bulunan bir sermaye şirketidir. Kanundaki ifadeden de anlaşıldığı üzere limited şirketler “ekonomik amaçla” kurulur ve bunun doğal bir neticesi olarak, bir limited şirkette pay sahibi olan kişinin en temel amacı kâr etmektir.
Şu hâlde;
- Kâr etmeye başladıktan sonra bir limited şirket kâr payı dağıtımı yapmazsa,
- İhtiyaç olmadığı hâlde kâr payı dağıtmak yerine yedek akçe ayırmaya devam ederse,
- Kâr edilip edilmediği konusunda pay sahiplerine bilgi vermezse
- Diğer bazı pay sahiplerine haksız kâr dağıtımı yapıldığı anlaşılırsa,
- Yahut limited şirket genel kurulu buna benzer başka yollarla pay sahibinin kâr elde etmesini engellerse, pay sahibi ne yapabilir?
Şirketin kâr etmediği durumlar ve kâr payının ne şekilde hesaplanacağı konuları, bu makalenin kapsamı dışındadır. Bu yazının odak noktası, “kârlılığa sahip bir limited şirket kâr payı dağıtmazsa, ortaya koyduğu sermaye ve emeğinin karşılığı olan kâra kavuşamayan pay sahibi hangi hukuki yolları izleyebilir?” sorusudur.
2. LİMİTED ŞİRKETTE KAR PAYININ HUKUKİ DAYANAĞI
Limited şirket ortağının sahip olduğu haklar; mâli haklar, yönetim hakları ve koruyucu haklar olarak sınıflandırılabilir. Ortağın sahip olduğu mâli haklar; kâr payı alma hakkı, rüçhan hakkı, hazırlık dönemi faizi, tasfiye payı alma ve ayrılma akçesi talep haklarıdır.
Bu haklardan kâr payı hakkının yasal dayanağını iktibas edecek olursak, TTK’nın “Kâr Payı ve Yedek Akçeler” başlıklı 608. Maddesi şöyledir:
“MADDE 608
(1) Kâr payı, sadece net dönem kârından ve bunun için ayrılmış yedek akçelerden dağıtılabilir. Kâr payı dağıtımına ancak, kanun ve şirket sözleşmesi uyarınca ayrılması gereken kanuni yedek akçelerle, şirket sözleşmesinde öngörülmüş yedek akçeler ayrıldığı takdirde karar verilebilir.
(2) Şirket sözleşmesi ile aksi öngörülmedikçe, kâr payı, esas sermaye payının itibarî değerine oranla hesaplanır; ayrıca yerine getirilen ek ödeme yükümlülüklerinin tutarı da kâr payının hesaplanmasında itibarî değere eklenir.
(3) Şirket genel kurulu, kanun ya da şirket sözleşmesinde öngörülmeyen veya öngörüleni aşan tutarlarda yedek akçelerin ayrılmalarına sadece;
a) Zararların karşılanması için gerekliyse,
b) Şirketin gelişimi için yatırım yapılması ihtiyacı ciddi bir şekilde ortaya konulmuşsa, bütün ortakların menfaati böyle bir yedek akçe ayrılmasını haklı gösteriyorsa ve bu hususlar şirket sözleşmesinde açıkça belirtilmişse,
karar verebilir.”
Kâr payı dağıtımı konusunda yetkili organ genel kuruldur. TTK md. 616/1-e uyarınca kâr payı dağıtım yetkisi, genel kurulun devredilmez yetkileri arasındadır. Kâr payı dağıtımı hakkında özel bir karar nisabı öngörülmemiştir. Bu sebeple, şirket ana sözleşmesinde aksi öngörülmediği sürece, genel kurul kâr payı hususundaki kararını, TTK’nın 620. maddesi çerçevesinde, genel kurulda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alır.
Limited şirkette ortakların kâr payı hesaplanırken, anonim şirketlerin finansal tablolar ve yedek akçelere ilişkin TTK’nın 514 ila 527. maddeleri uygulama alanı bulur (TTK m. 610).
Ortağa ödenecek olan kâr payı, TTK md. 608 uyarınca “net dönem kârından ve bunun için ayrılmış yedek akçelerden” karşılanacaktır. Kâr payı hakkı nispi müktesep hak niteliğinde olduğundan sınırlandırılabilir, ancak kâr payı hakkının tamamen kaldırılması mümkün değildir. Bu nedenle, bu hak, aynı zamanda vazgeçilmez nitelikte bir haktır. Kâr payına ilişkin ortağın sahip olduğu hak, genel kurulda kâr dağıtılmasına karar verilmesi ile alacak hakkına dönüşmektedir. Bu nedenle ortağın ayrılmasından önce genel kurulda dağıtılmasına karar verilen kâr payına ilişkin ayrılan ortağın alacak hakkı vardır.
608. maddenin 3. fıkrasına dikkat edilecek olursa; yasal veya sözleşmesel zorunluluğun ötesinde bir miktarda yedek akçe ayrılması için; diğer bir deyişle kâr payı dağıtmak yerine bu tutarların şirket bünyesinde tutulması için bazı özel durumların oluşması aranmaktadır. Biraz daha açıklayacak olursak; her ne kadar yasada limited şirketlerin kâr payı dağıtımında genel kurula bir yetki alanı tanınmış ise de, yasadaki kurguya göre kâr payının dağıtımı asıl, kâr payı dağıtılmaması istisnadır.
Yine gerek doktrin ve gerekse de istikrar kazanmış emsal niteliğindeki Yargıtay kararlarına göre; kural olarak bir sermaye şirketi türü olan limited şirkete bu şirketin sağlayacağı kazançtan yararlanmak amacı ile ortak olunur. Yine ilke olarak bu tür şirketlerde ortağın kâr payı alacağı, ortaklar kurulunun (genel kurulun) kâr dağıtma kararıyla muacceliyet kazanır. Ancak, şirket ana sözleşmesinde aksine hüküm yoksa, şirket ortaklar kurulu TTK’nın bu konudaki düzenlemeleri ile bağlı olup, tahakkuk eden kazanç üzerinde keyfî bir tasarruf yetkisine sahip değildir. Ortaklar kurulu bilançoya göre ortaya çıkan kazancı dağıtmaktan keyfi bir şekilde diğer bir değişle, hot be hot sarfı nazar edemez. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine aykırı olan kararlar iptal ettirilebileceği gibi, şirketçe kâr dağıtmama konusunda haklı bir nedene dayanmayan direnme halinde ortaklar, kazancın kanun hükümleri gereğince tespit ve dağıtılmasını da talep ve dava edebilirler.(1)
Alıntıladığımız şu emsal kararda da ilk derece mahkemesince, limited şirket genel kurulunun gerekçesiz şekilde kâr dağıtmaktan imtina etmesi hukuka aykırı bulunmuş, bir kısım şirket kârının dağıtılmayarak şirketin yedeklerine eklenmesine dair kararın iptaline karar verilmiştir:
“Her ticaret ortaklığı gibi, limited ortaklığın da nihai amacı, yani gayesi kar elde etmek ve dağıtmaktır (Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, İstanbul 2010, s.464). Bu amaç esas sözleşmelerde yer almaz, çeşitli kanunlardaki kişi birliklerini ayıran, “‘müşterek gaye” kıstasından ve “ortaklık” kavramından doğar (Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, a.g.e., s.464.). Ortaklığın bütün organları ve bu arada yönetim kurulu bu hedefe ulaşılması için çaba harcamak, genel kurul da bu nihai amaca, yani gayeye, aykırı düşmeyen kararlar almak zorundadır (Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, a.g.e., s.465). İşte, anonim ortaklığın kar elde etmek ve dağıtmak nihai amacından (gayesinden) doğan kar payı bir vazgeçilemez haktır (Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, a.g.e., s.465).
Pay sahibinin ” kar payı alma hakkı” içerdiği iki cephe dolayısıyla iki anlama gelir: birinci anlamında pay sahibinin, anonim ortaklığın kar elde etmek ve paylaştırmak gayesini izlemesi gerekliliğinden doğan hakkını ifade eder (Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, a.g.e., s.464). Pay sahibinin bu mecburiyetten doğan “kar payı hakkı” vazgeçilemez ve bertaraf edilemez haktır (Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, a.g.e., s.464). “Kar payı alma hakkı” ikinci anlamında kanun ve esas sözleşme hükümlerine veya genel kurul kararlarına göre dağıtılmaya tahsis edilen yıllık kara veya dağıtılmaya tahsis olunan yedek akçelere pay sahibinin katılma hakkıdır (Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, a.g.e., s.464). Bu anlamda kar payı hakkı nispi müktesep haktır; çünkü safi karın tamamı pay sahiplerine dağıtılmaz, böyle bir zorunluluk olmadığı gibi, safi kardan ayrılması gerekli bazı yedek akçeler ve ödenmesi icap eden paralar, aksi yönde bir zorunluluk oluştururlar (Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, a.g.e., s.467).
Kârın dağıtılmayarak şirketin yedeklerine eklenmesine ilişkin kararı yasaya, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı, kâr dağıtımının şirket sermayesinin düşmesi sonucunu doğurup doğurmayacağı, kanunda öngörülen kâr payı dışında kalan kısmın ortaklığın devamlı gelişmesi ve düzenli kâr payı dağıtılmasının temini bakımından uygun ve yararlı olup olmadığı ve kalan kısmın yedek akçeye ayrılmasının afaki iyiniyet kurallarına uygun olup olmadığının Mahkememizce tespit edilmesi gerekmekte olup bu yöne ilişkin rapor alınmıştır.
(…)tutarındaki net kârının kısmen de olsa dağıtmayarak tamamının şirket yedeklerine aktarılmasına dair kararının, yalnızca şirketin sürekli gelişimi hedefine ve pay sahiplerine düzenli biçimde kâr dağıtma amacıyla alınmış bir karar olarak nitelendirilemeyeceği,yaklaşık (8) yıl boyunca kâr dağıtımı yapmayan davalı şirketin, 2015 yılına ait kârını da dağıtmayarak şirket yedeklerine eklenmesine karar verilmiş olmasının yasa, sözleşme ve objektif iyi niyet kuralları ile çeliştiği, TTK’nın 608/3-b maddesinde;”Şirketin gelişimi için yatırım yapılması ihtiyacı ciddi şekilde ortaya konulması, Bütün ortakların menfaati böyle bir yedek akçe ayrılmasını haklı göstermesi,bu hususların şirket sözleşmesinde açıkça gösterilmesi,” şeklinde düzenlenen yasal koşulların oluşmadığı,davalı şirketin net işletme sermayesinin ¨1.915.344,34 olması ve 8 yıldan beri kâr eden bir şirketin hiç bir yıl kâr payı dağıtmaması gözönüne alındığında, kâr dağıtımının şirket sermayesinin düşmesi sonucunu doğurmayacağı, kanunda öngörülen kâr payı dışında kalan kısmın ortaklığın devamlı gelişmesi ve düzenli kâr payı dağıtılmasının temini bakımından uygun ve yararlı olmadığı ve kalan kısmın yedek akçeye ayrılmasının afaki iyiniyet kurallarına aykırı olması nedeniyle davalı şirketin 2015 yılına ait ¨1.064,596,63 tutarındaki kârının dağıtılmayarak şirketin yedeklerine eklenmesine dair kararın iptaline karar verilmesi gerekmiştir.”(2)
3. PAY SAHİBİNE KAR PAYI DAĞITMAMA DURUMUNDA İZLENEBİLECEK HUKUKİ YOLLAR
Limited şirkette pay sahiplerinin koruyucu hakları şöyledir: bilgi alma ve inceleme hakkı, sorumluluk davası açma hakkı, iptal ve butlan davası açma hakkı, özel denetim isteme hakkı, şirketin haklı sebeple feshini isteme hakkı, çıkma davası açma ve çıkmaya katılma hakkı.
Bir pay sahibi, ortaklıktan kaynaklı haklarının kullanması engellendiği takdirde, anılan haklarını kullanabilir ve/veya mahkemeden çeşitli tedbirler uygulanmasını talep edebilir.
Bu noktada belirtmek isteriz ki, ticaret hukuku alanında uyuşmazlık çözümü, sıklıkla farklı stratejiler uygulanmasına açık bir görünüm arz etmektedir. Karşılaşılan sorunların detaylarına ve somut olayın gereklerine uygun olarak farklı yorumlarda bulunmak, farklı eylem ve işlemler icra etmek söz konusu olabilir. Dolayısıyla “Kâr payı dağıtmama durumunda izlenebilecek hukuki yollar” şeklinde tüm somut olayları kapsayabilecek formüller sunmaya çabalamak risk teşkil etmektedir. Bu bölümde, bazı örnekler üzerinden hukuki çözüm yolları gösterilmek suretiyle makalenin kapsamı daraltılacaktır. Aynı şekilde, gösterilen çözüm yollarının tüm ihtimalleri kapsayıcı olmadığı, her somut olayda farklı çözüm yollarının değerlendirilmesinin gerekeceği unutulmamalıdır.
a) Limited Şirket Kâr Etmeye Başladıktan Sonra Bir Limited Şirket Kâr Payı Dağıtımı Yapmazsa, Pay Sahibi Ne Yapabilir?
Limited şirketin TTK md. 608’deki koşullar uyarınca dağıtabileceği kâr payının bulunduğu, ancak haklı bir gerekçe olmadığı hâlde şirketin kâr payı dağıtmaktan imtina ettiği ihtimalde, hedeflediği kâr payına ulaşamayan pay sahibi ne yapabilir?
Öncelikle pay sahibinin, kâr payı dağıtılmamasına ilişkin genel kurul kararının iptalini mahkemeden talep etme yahut genel kurul kararı hakkında butlan kararı verilmesini talep etme hakkı bulunmaktadır.
TTK md. 622 göndermesiyle, TTK’nın anonim şirketlerde genel kurul kararlarının iptaline ve butlanına ilişkin 445 vd. maddeleri limited şirketlerde de uygulama alanı bulacaktır:
“G) Genel kurul kararlarının iptali – MADDE 445
446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler. (…)
H) Butlan – MADDE 447
(1) Genel kurulun, özellikle;
(…)
b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,
c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.”
Pay sahibi tarafından, kâr payının dağıtılmasını haksız ve gerekçesiz şekilde engelleyen genel kurul kararına karşı, bu çerçevede dava yoluna başvurulması mümkündür.
Bir başka yöntem olarak, TTK md. 635 göndermesiyle, TTK md. 438 çerçevesinde limited şirket ortağı, özel denetim isteme hakkı ile kâr payının tespiti hususunda inceleme yapılmasını talep edebilir.
Pay sahibinin diğer koruyucu haklarının kâr payının temini yönünden sonuç vermemesi, limited şirket genel kurulunun da sistematik ve kötüniyetli şekilde kâr payı vermeme davranışını sürdürmesi gibi durumlarda, koşulları sağlandığı takdirde “limited şirketten haklı sebeple çıkma” söz konusu olabilecektir. Bu durumda pay sahibi, haklı sebepleri ortaya koyabilir, mahkemeden kâr paylarının kendisine ödenmesini, limited şirketten çıkmasına karar verilmesini, şirketten ayrılış akçesinin hesaplanarak kendisine ödenmesini mahkemeden talep edebilecektir.
TTK m. 638/2 uyarınca; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.”
Limited şirket diğer ortaklarla varlığını sürdürürken, ortak ile şirket arasındaki ilişkisinin sona ermesine neden olan haller “ayrılma” kavramıyla ifade edilmektedir. Ayrılma, sözleşme veya kanundan kaynaklanabilmekte ve ortaklık sıfatını sona erdirmektedir. Böylece, ayrılan ortak şirkete karşı herhangi bir üçüncü kişi konumuna gelmektedir. Çıkma, ortağın kendi iradesi doğrultusunda şirketten ayrılmasıdır. Çıkma sonucunu doğuran bu irade, tek taraflı veya karşılıklı birbirine uyan irade olarak kendini gösterebilir. Ortağın iradesi ile ortaklık sıfatını sona erdirebileceği haller; limited şirketlere ilişkin TTK m. 638-639 hükmünde, genel hükümlerde ise TTK m. 141/1 ve m. 202/1-2 hükümlerinde düzenlenmiştir.
b) Limited Şirket, İhtiyaç Olmadığı Hâlde Kâr Payı Dağıtmak Yerine Yedek Akçe Ayırmaya Devam Ederse, Pay Sahibi Ne Yapabilir?
Yukarıda da alıntıladığımız üzere TTK md. 608/1’in 2. cümlesi şöyledir: “Kâr payı dağıtımına ancak, kanun ve şirket sözleşmesi uyarınca ayrılması gereken kanuni yedek akçelerle, şirket sözleşmesinde öngörülmüş yedek akçeler ayrıldığı takdirde karar verilebilir.”
Görüldüğü üzere limited şirket, kâr payı dağıtımına yedek akçeleri ayırdıktan sonra başlayabilecektir. Pekâlâ, kanuni yedek akçe ne kadardır? Bu sorunun cevabı için, limited şirketlerdeki yedek akçe hesabı hususunda anonim şirket hükümleri uygulandığından, TTK md. 610 göndermesiyle TTK md. 519 incelenmelidir:
“MADDE 519
(1) Yıllık kârın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine ulaşıncaya kadar genel kanuni yedek akçeye ayrılır.
(2) Birinci fıkradaki sınıra ulaşıldıktan sonra da;
a) Yeni payların çıkarılması dolayısıyla sağlanan primin, çıkarılma giderleri, itfa karşılıkları ve hayır amaçlı ödemeler için kullanılmamış bulunan kısmı,
b) Iskat sebebiyle iptal edilen pay senetlerinin bedeli için ödenmiş olan tutardan, bunların yerine verilecek yeni senetlerin çıkarılma giderlerinin düşülmesinden sonra kalan kısmı,
c) Pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ödendikten sonra, kârdan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde onu,
genel kanuni yedek akçeye eklenir.
(3) Genel kanuni yedek akçe sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşmadığı takdirde, sadece zararların kapatılmasına, işlerin iyi gitmediği zamanlarda işletmeyi devam ettirmeye veya işsizliğin önüne geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye elverişli önlemler alınması için kullanılabilir.(…)”
Alıntıladığımız 519. maddede, 608. maddede atıfta bulunulan “kanuni yedek akçe” tanımlanmaktadır.
Bunun dışında limited şirket, ana sözleşme ile ayrılacak yedek akçe miktarını artırabilir. Bu ikinci kategori de, 608. maddede anılan “şirket sözleşmesinde öngörülmüş yedek akçe”yi teşkil edecektir.
Bölüm başlığındaki soruya dönecek olursak; limited şirket genel kurulu, 608. Maddede anılan ve yukarıda açıkladığımız yedek akçeleri ayırdıktan sonra, kâr payı dağıtmak yerine, TTK md. 608/3 çerçevesinde haklı bir sebep de olmaksızın yedek akçe ayırma kararı alırsa ne olacaktır?
Limited şirket genel kurulunun bu yönde bir karar vermesi durumunda, pay sahibi yine işbu makalenin 3-a bölümünde anılan çözüm yollarını izleyebilecektir.
c) Limited Şirket, Kâr Edilip Edilmediği Konusunda Pay Sahiplerine Bilgi Vermezse, Bilgi Alamayan Pay Sahibi Ne Yapabilir?
(a) ve (b) bölümlerinde, pay sahibinin kâr payı hakkında bilgi sahibi olduğu, kâr payının dağıtılmadığını öğrendiği durumlar izah edilmiştir. Ancak yine sıklıkla karşılaşılan bir diğer durum da, limited şirket müdürünün ve/veya genel kurulunun, pay sahibine şirketin kâr-zarar durumu hakkında yeterli ve sağlıklı bilgi vermemesi durumudur. Bu ihtimalde pay sahibi, kâr payı talep etmeden önce, kâr payı hak edişi olup olmadığını anlamak; dolayısıyla şirketin durumu hakkında bilgi edinmek ve gerekli belgeleri incelemek mecburiyetindedir.
Limited şirket ortağının bilgi alma ve inceleme hakkı, TTK md. 614’te düzenlenmiştir:
“H) Bilgi alma ve inceleme hakkı – MADDE 614
(1) Her ortak, müdürlerden, şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi vermelerini isteyebilir ve belirli konularda inceleme yapabilir.
(2) Ortağın, elde ettiği bilgileri şirketin zararına olacak şekilde kullanması tehlikesi varsa, müdürler, bilgi alınmasını ve incelemeyi gerekli ölçüde engelleyebilir; bu konuda ortağın başvurusu üzerine genel kurul karar verir.
(3) Genel kurul, bilgi alınmasını ve incelemeyi haksız yere engellerse, ortağın istemi üzerine mahkeme bu hususta karar verir. Mahkeme kararı kesindir.”
Bu çerçevede limited şirket pay sahibi, şirketin kâr – zarar durumunu görebilmek ve kâr payı hakkı olup olmadığını öğrenmek için müdür(ler)den talepte bulunmalı, bilgi alma ve inceleme hakkı engellendiği takdirde bu hakkının kullandırılmasını mahkemeden talep etmelidir.
Bu noktada şu hususu önemle ifade etmek isteriz ki; şirketin mâli durumu ve kâr payı hakkı olup olmadığı konusunda bilgi sahibi olmayan ortak, doğrudan kâr payı ödenmesi talebiyle yahut limited şirketten çıkma talebiyle dava açtığı takdirde, davasının hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddedilme riski olabilecektir.
Dikkat edilirse, bilgi sahibi olmayan ortak için TTK’nın 614. Maddesinde bir sistematik öngörülmüştür:
- Önce müdür(ler)den bilgi istenmelidir.
- Bilgi talebini genel kurul haksız yere engellerse, bilgi almak üzere mahkemeye başvurulabilir. Yani önce müdür(ler)den talepte bulunulmadan mahkemeden bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında talepte bulunulursa, açılan davanın reddedilme ihtimali bulunmaktadır.
Genel kurul bilgi alma hakkını haksız yere engelledikten sonra mahkeme kanalıyla bilgi edinilirse ve buna göre pay sahibinin kâr payı hakkı yoksa, zaten bu pay sahibinin kâr payı için dava yoluyla talepte bulunması anlamlı olmayacaktır. Bilgi alma ve inceleme hakkına ilişkin dava neticesinde ortağın kâr payı hakkı olduğu anlaşılırsa;
- Öncelikle bu kâr payının dağıtılmasına karar verilmesi için yine genel kurulda talepte bulunulması,
- Haklı olan kâr payı talebi genel kurul tarafından reddedildiği takdirde de işbu makalenin 3-a bölümünde izah edilen süreçlerin izlenmesi söz konusu olabilecektir.
d) Diğer Pay Sahiplerine Haksız Kâr Temin Edilirse, Zarar Gören Pay Sahibi Ne Yapabilir?
6102 Sayılı TTK’nın “haksız alınan kâr paylarının geri verilmesi” başlıklı 611. maddesi şöyledir:
“MADDE 611
(1) Haksız yere kâr almış olan ortak ve müdür bunu geri vermekle yükümlüdür.
(2) İyiniyetli oldukları takdirde ortak veya müdürün haksız alınan kârı geri verme borcu, şirket alacaklılarının haklarını ödemek için gerekli olan tutarı aşamaz.
(3) Şirketin haksız alınan kârı geri alma hakkı, paranın alındığı tarihten itibaren beş yıl, iyiniyetin varlığında iki yıl sonra zamanaşımına uğrar.”
Yine TTK’nın “Haksız fiil sorumluluğu” başlıklı 632. maddesi şöyledir:
“Haksız fiil sorumluluğu -MADDE 632-
(1) Şirketin yönetimi ve temsili ile yetkilendirilen kişinin, şirkete ilişkin görevlerini yerine getirmesi sırasında işlediği haksız fiilden şirket sorumludur.”
Diğer ortaklara ve/veya müdüre haksız bir kâr temin edilmesi durumunda, bundan zarar gören pay sahibi, alıntıladığımız kanun maddeleri çerçevesinde talep ve dava yoluna gidebilecektir.
Yine TTK’nın 630. maddesinin 2. fıkrası şöyledir:
“Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.”
Önceki çözüm yollarına ek olarak, kötüniyetle haksız kâr payı alan ve/veya dağıtan yöneticilerin, temsil yetkilerinin kaldırılması veya sınırlandırılması mahkemeden istenebilir.
Haksız kâr dağıtımı şirketin ekonomik geleceğini tehlikeye atacak boyutta ise yahut bu yolla kötüniyetli ortakların veya müdürün şirketin içini boşaltması gibi riskler ortaya çıkıyorsa; bu eylem ve işlemlerden zarar görme ihtimali bulunan paydaş, şirkete kayyum atanması, şirket malvarlığı üzerine tedbir konulması gibi daha sert tedbirleri de mahkemeden talep edebilecektir.
4. SONUÇ
Bir pay sahibinin limited şirkete sermaye ve emek yatırmasının en temel sebeplerinden biri, bu ticari faaliyetler neticesinde kâr elde etmektir. Her ne kadar 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu, limited şirkette pay dağıtma yetkisini şirket genel kuruluna vermiş ise de; pay sahibinin meşru kâr payı hakkının genel kurul tarafından haklı gerekçeler olmaksızın, keyfî şekilde engellenmesi de hukuka uygun düşmeyecektir. Mâli hakları engellenen pay sahibi, yasadaki koruyucu hakları çerçevesinde şirketten taleplerde bulunabileceği gibi, koşulları sağlandığı takdirde mahkemeye müracaat ederek; kâr payının dağıtımını engelleyen genel kurul kararının iptali, şirketin mâli durumu hakkında kendisine bilgi verilmesi, diğer ortaklar ve müdür tarafından haksız alınan kârların geri verilmesi, haklı sebeple limited şirketten çıkma, şirket yönetimi yahut şirket malvarlığı hakkında tedbir kararları verilmesi gibi taleplerde bulunabilecektir.
Bkz. Ord. Prof. Dr. Halil Aslanlı-Prof. Dr. Hayri Domaniç, Limited Şirketler Hukuku ve Uygulaması, İst. 1989 C.lll. Sah.454.
Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi, E. 2016/861, K. 2018/536, T. 3.5.2018
Uyarı: Bu sayfada yer alan bilgi ve görüşler genel bilgilendirme ve akademik katkı amaçlıdır. Otto Avukatlık ve Arabuluculuk’un görüşlerini yansıtmayabilir. Hukukun dinamik bir alan olması sebebiyle sitede yer alan bilgi ve görüşler güncelliğini yitirebilir. Sitede yer alan yazılar, o alandaki hâkim doktrini veya yaygın yargısal uygulamaları yansıtmayabilir, yazarın kendi hukuki kanaatlerini içerebilir. Bu sitede yer alan bilgi ve hukuki görüşler hukuki tavsiye değildir ve bu içeriklerin hukuki tavsiye niteliğinde olması amaçlanmamıştır. Özgün durumlar için profesyonel hukuki destek alınması tavsiye edilmektedir. Sitedeki bilgi ve görüşlerin somut olaylara uygulanmasının neticelerinden Otto Avukatlık ve Arabuluculuk veya ilgili yazının yazarı sorumlu değildir. Bilgilerinize sunarız.